HZ. EBÛ BEKİR VE HZ. ALİ’NİN KADİRŞİNASLIĞI
Makale
HZ. EBÛ BEKİR VE HZ. ALİ’NİN KADİRŞİNASLIĞI
- 2021-01-04 21:47:22
- Yediulya
Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’nin Kadirşinaslığı
Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks)
Ebû Hureyre -radıyallâhu anh- rivâyet etmiştir:
Bir gün Hz. Ebû Bekir Sıddîk ile Hz. Ali bin Ebî Tâlib, Rasûlullâh’ın hücre-i saâdetlerinin kapısı önüne geldiklerinde Hz. Ali, Hz. Ebû Bekir’e:
- Öne geç! Kapıyı ilk çalan sen ol, diyerek ikramda bulunur.
Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir:
- Yâ Ali! Sen öne geç! der.
Hz. Ali -radıyallâhu anh-:
- Peygamberimizden, senin hakkında şu sözleri işittiğimden önüne geçemem: “Benden sonra üzerine güneşin doğup battığı en fazîletli insan Ebû Bekir’dir.”
Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- şöyle cevap verir:
- Ben de Rasûlullâh’ın hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Kadınların en hayırlısını erkeklerin en hayırlısına verdim.”
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “İbrâhîm Halîlullâh’ın göğsüne bakmak isteyen, Ebû Bekir’in göğsüne baksın!”
Hz. Ebû Bekir şöyle der:
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Hz. Âdem -aleyhisselâm-’ın safiyyetini, Yûsuf -aleyhisselâm-’ın güzelliğini, Mûsâ -aleyhisselâm-’ın namazını, Îsâ -aleyhisselâm-’ın zühd ve takvâsını görmek isteyen Ali’ye baksın!”
Hz. Ali -radıyallâhu anh- de der ki:
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Hasret ve nedâmet günü olan kıyamet arasâtında, bütün insanlar toplandığında, Cenâb-ı Hakk -celle celâluhu- tarafından bir münâdî şöyle çağırır: Yâ Ebâ Bekir! Sen sevdiklerinle berâber cennete gir!”
Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- de:
- Rasûlullâh’ın Huneyn ve Hayber gazveleri gününde, kendisi hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem. O günde Peygamberimize hurma ve süt hediye edilmişti de şöyle buyurmuştu: “Bu, Ali bin Ebî Tâlib’e tâlib ve gâlib -celle celâluhu-’dan bir hediyyedir.”
Hz. Ali -radıyallâhu anh- de:
- Rasûlullâh’ın, hakkında: “Sen benim iki gözümsün” diye hitâb ettiği kimsenin önüne geçemem!
Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- der ki:
- Rasûlullâh’ın, kendisi hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Kıyâmet gününde Hz. Ali - kerremallâhu vecheh- cennet bineklerinden bir binek üzerinde gelir; bunun üzerine bir münâdî şöyle seslenir:
- Yâ Muhammed! Senin dünyâda güzel bir baban ve güzel bir kardeşin vardı. O güzel baban İbrâhîm Halîlullah’dır, kardeşin ise Ali bin Ebî Tâlib’dir.
Hz. Ali -radıyallâhu anh- da şöyle dedi:
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Kıyâmet gününde Rıdvan adındaki haznedar melek cennetin ve cehennemin anahtarlarını getirerek, Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh-’e şöyle der: Yâ Ebâ Bekir! Allah -celle celâluhu- sana selâm edip şöyle buyuruyor: Bunlar cennet ve cehennemin anahtarları, dilediğin kimseleri cennete, istediğin kimseleri de cehenneme gönder.”
Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- da der ki:
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Cebrâîl -aleyhisselâm- bana gelip şöyle dedi: Yâ Muhammed! Şânı yüce olan Allah, sana selâm etti ve şöyle buyurdu: ‘Ben seni ve Ali’yi seviyorum’, ben Allâh’a şükür secdesi yaptım, ‘Fâtımâ’yı da seviyorum’, yine Allâh’a şükür secdesi yaptım, ‘Hasan ve Hüseyin’i de seviyorum’, tekrar Allâh’a şükür secdesi yaptım.”
Hz. Ali -radıyallâhu anh- da der ki:
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Yeryüzü halkının îmânı ile Ebû Bekir’in îmânı tartılsa, Ebû Bekir’in îmânı ağır gelir.”
Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- da der ki:
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Şüphesiz Ali, hanımı ve evlâdı ile berâber kurbanlık devenin üzerinde oldukları halde, kıyâmet gününde gelir. Bunun üzerine kıyâmet halkı: “Bu hangi peygamberdir?” diye suâl ederler. Bir münâdî şöyle seslenir: “Bu peygamber değil, fakat Allâh’ın sevgilisi Ali bin Ebî Tâlib’dir.”
Hz. Ali -radıyallâhu anh- da der ki:
- Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: ‘Yarın mahşer halkı cennette yâni sekiz cennet kapısında şöyle bir ses işitecekler: “Ey Sıddîk-ul Ekber, dilediğin kapıdan cennete gir!”’
Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- şöyle der:
- Ben Rasûlullâh’ın, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Cennette benim sarayımla İbrâhîm Halîlullâh’ın sarayı arasında Ali bin Ebî Tâlib’in sarayı bulunacaktır.”
Hz. Ali -radıyallâhu anh- da şöyle der:
- Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in, hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Rûhânîlerden ve mele-i âlâdan meydana gelen gökyüzü halkı, muhakkak her gün Ebû Bekir Sıddîk’a bakacaklardır.”
- Allah Teâlâ’nın -celle celâluhu- Habîbi ve ehl-i beyti hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Onlar yemeğe olan sevgilerine, iştah ve ihtiyaçlarına rağmen, miskîni, yetîmi ve esîri doyuruyorlardı. (İnsan, 8.)”
Hz. Ali -radıyallâhu anh- da şöyle der:
- Allah -celle celâluhu-’nun Habîbi ve ehl-i beyti hakkında şöyle buyurduğu kimsenin önüne geçemem: “Sıdk u hakîkati getiren ve onu tasdîk eden(ler) takvâ ehilleridir.(Zümer, 33.)”
- Yâ Muhammed! Allah Teâlâ sana selâm ediyor ve buyuruyor ki: “Yedi göğün melekleri, Ebû Bekir Sıddîk ile Ali bin Ebû Tâlib’e bakmakta ve aralarında geçen muhâvereyi duymaktalar. Bu hüsn-i edeb ve birbirlerinin kadrini bilerek güzel cevablar vermeleri karşısında kalk sen de onların yanına git, onların üçüncüsü ol! Zîrâ Allah -celle celâluhu-, onların bu edeb ve mahabbetlerinden dolayı her ikisini de rahmet ve rızâsiyle kuşatmıştır. Onlara îmân, İslâm ve güzel edeb tahsîs buyurmuştur.”
Nebî -aleyhisselâm-, Ebû Bekir -radıyallâhu anh- ile Ali -radıyallâhu anh-’e doğru gitti. Onları Cebrâîl’in kendisine anlattığı şekilde buldu.
Nebî -sallallâhu aleyhi ve sellem- her ikisinin de alınlarından öperek şöyle buyurdu:
“Muhammed -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in cânı yed-i kudretinde olan Allâh’a yemîn ederim ki, bütün denizler mürekkep, ağaçlar kalem ve yeryüzü ile gökler kitap olsalar, sizin fazîletinizi, ecir ve mükâfâtınızı vasfetmekten âciz kalırlar.”
Hz. Ebû Bekir Sıddîk (radıyallâhu anh) kitabından alınmıştır.