ZİKRULLAH İLE ÎMAN KUVVETLENİR
Makale
ZİKRULLAH İLE ÎMAN KUVVETLENİR
- 2021-01-04 21:17:33
- Yediulya
Zikrullah İle Îman Kuvvetlenir
Kalemdar (ks)
Kıymetli Kardeşlerim,
Cenâb-ı Mevlâ, Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyuruyor: ‘Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri ürperir; kendilerine O’nun (cc) âyetleri okunduğunda (bu, onların) îmanlarını artırır ve (onlar yalnız) Rablerine tevekkül ederler.’ (Enfal 8/2.)
Hakk’a inananları göstermek için bu âyet-i celîle kâfi.
Hakk’a inanan kim, inanmayan kim, besbelli oluyor. Hakk’a inananlar Mevlâ’yı, beraber veya gizli bir şekilde, seher vaktinde hacet kapılarının ardına kadar açık olduğunda ‘Allah! Allah!’ diyerek, boyunlarını bükerek, gözlerinden yaşlar dökerek zikrederlerse, Arş-ı Âzam’ın gölgesinin altında gölgelenecek yedi sınıftan biri olmaya hak kazanırlar. Onun için Mevlâmızı zikredelim, boynumuzu bükelim, acziyetimizi idrak edelim. Allah korkusundan kalblerimiz ürpersin.
Allah (cc) zikredildiğinde, Allah lafzâ-i celâli duyulduğunda Hakk’a inananlar hemen belli oluveriyor. Hâlik-ı zü’l-Celâl’in âyet-i kerimeleri okunduğunda -hele bir de ehil birisi tarafından tefsir ediliyorsa-; îmanlarının kuvveti artıyor, kemâle eriyor.
Îmanın artmasını şuna benzetebiliriz: Biz lüks yakardık; lüksün gömleğine ispirto dökeriz, ispirto içine iyice işleyen gömlek ısınır, ateşi yaktı mı yavaş yavaş tutuşur ve bütün odayı ışıtır. İşte mümin de böyle yanmaya hazır hâle geldiğinde, hakîkî bir mürşid-i kâmilin elinde ateşi yakıldığında, yanmaya ve çevresini aydınlatmaya başlar. Ziyâsı fışkırır artık.
- Ne oluyor ona?
- Îmanı artıyor.
- Taklîdî îmandan tahkîkî îmana geçiyor.
Onun için kardeşlerimizden îmanı kuvvetli olanlar va’z u nasihat dinlediklerinde, îmanları daha da kemâl buluyor.
Peygamber Efendimiz (sav) ashabına hitaben: ‘Ey ashâbım! Sıddîkin îmanı, kıyamet kopana kadar gelecek bütün insanların îmanından daha ağırdır’ buyurmuştur. Îman zikrullah ile Kur’ân-ı Kerîm ile namaz ile kuvvetlenir, bi iznillahi Teâlâ. Namaz da bir zikirdir.
Lokman (as); ‘Namazda isen kalbini muhafaza et. Eğer namaza durmuşsan vesveseyi bırak’ buyurmuşlardır.
Vesvesenin de ayrı ayrı ilaçları var. İnsanın takvâsı arttıkça vesvesesi de artar. Vesvese; nefisten, şeytandan, dünyadan, hevâdan kaynaklanıyor olabilir. Vesvese nereden gelirse gelsin insanı zarara uğratır. İbâdetlerde vesveseden uzak durmak gerekir.
Bir gün Harun Reşid kardeşi Behlül Dânâ Hazretlerine ‘Akşam, namazdan çıkanları getir de bir ziyafet verelim.’ der. Behlül Dânâ akşam, caminin kapısında durur; camiden çıkanlara teker teker imamın namazda hangi sûreyi okuduğunu sorar. Bilemeyenler türlü türlü bahanelerle, akıllarının başka yerlerde olduğunu söyleyerek mazeretler bulur. Koca cemaat içinden yalnızca sekiz kişi imamın namazda ne okuduğunu bilmiş. Harun Reşid akşam eve geldiğinde büyük bir kalabalıkla karşılaşmayı beklerken yalnızca sekiz kişi görünce kardeşine bu durumu sorar. Behlül Dânâ’nın cevabı pek manidar: ‘Camide namazı tas tamam kılan yalnızca bu sekiz kişi, gerisi vesvese ile vakit geçirmiş.’
Cenâb-ı Mevlâ, bize kâmil imânı lutfetsin. Kalbleri Allâh’ın zikriyle ürperen kullardan eylesin cümlemizi. (Âmin)
Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a.