SILA-İ RAHİM YAPMAYANIN ÖMRÜ DE RIZKI DA KESİLİR
Akaid - Tefsir
SILA-İ RAHİM YAPMAYANIN ÖMRÜ DE RIZKI DA KESİLİR
- 2021-01-03 22:52:12
- Yediulya
Akrabâlık ilişkilerini gözetmek İslâm Dîni’nin en çok önem verdiği görevlerden biridir.1 İlâhî eğitimden geçirilerek risâlet görevine hazırlanan Hz. Muhammed (sav), peygamberlik öncesi bile akrabâlık ilişkilerini en üst seviyede gözetmiştir. Kendisine risâlet görevi verilince konuyu ilk önce eşi Hz. Hatîce’ye açmış, o da onun ahlâkî özelliklerini bildiği için Rasûlullâh’a: “Allah, hiçbir zaman seni küçük düşürmez. Allâh’a (c.) yemîn ederim ki sen akrabâlarının hukûkunu gözetir ve sözün en doğrusunu söylersin…”2 diyerek Rasûlullâh’ın akrabâlarıyla olan münâsebetinin övünç duyulacak bir erdem olduğunu belirtmiştir.
Akrabâlık hukûkunu gözetme konusunda içten dışa doğru, en yakından uzak olana doğru bir sıra gözetmeyi emreden İslâm, akrabâlık konusunda en çok riâyet edilmesi gereken hakkın ana-baba hakkı olduğunu söylemiştir. Yüce Allah, bu konuda geçmiş ümmetlerden de söz almış ve ana-babaya (meşrû’da) itâati emretmiş,3 onlara en güzel biçimde davranmayı tekrar tekrar tavsiye etmiştir.4 Onlara karşı merhameti elden bırakmamayı özenle vurgulamış5, onlara karşı herhangi bir daralma ânında da olsa “öf” bile demeyi yasaklamış, onların yerlerinin çocuklarının yanı olduğunu söylemiştir.6 Küçük çocuklar altını ıslatıp burunlarını silemeyince ana-baba nasıl merhametli davranır onlara sevgiyle yaklaşırsa, İslâm âlimleri, bakıma muhtaç olan ebeveynin de aynı şefkatle ihtiyaçlarının giderilmesini öğütlemişlerdir.7
Hz. Muhammed (sav), ana-baba hukûkunu gözetmeyip onlara karşı saygısızlık yapmayı “en büyük günahlardan” saymıştır.8 Bâzı hadislerinde de onlara karşı yapılan kötü davranışları, kişiyi cehenneme sürükleyen “en büyük yedi günahtan biri”9 olarak nitelemiştir. “Annesine ve babasına iyi davranmayan insanlara kıyâmet gününde Yüce Allâh’ın bakmayacağını ve onlara hiçbir değer vermeyeceğini”10 belirten Hz. Peygamber, konuyla ilgili şu uyarıyı yapmıştır: “Kim, anasının ve babasının yaşlılık günlerine yetişir de cenneti onlar(a saygı ve sevgi) nedeniyle kazanamazsa burnu yerde sürtülsün.”11 “Ebeveyn hukûkuna riâyet etmeyerek cehenneme girmek Allâh’ın gazabını gerektiren büyük bir suçtur.”12
Hz. Peygamber, gerek annenin gerekse babanın haklarını ve onları sevip saymanın önemini değişik ifâdelerle dile getirmiştir. Bâzı durumlarda; “Allah (cc), size annenizi görüp gözetmenizi emrediyor.” diye üç defa tekrarda bulunup babayı bir defa anmıştır.13 Bâzı hadislerinde ise “Allâh’ın (cc) rızâsının babanın hoşnut tutulmasına bağlı olduğuna”14 ve “Babanın (görüp gözetilmesinin) cennetin kapısının ortası sayıldığına, (cennete ona güzel davranmakla girileceğine)”15 vurgu yapmıştır. “Kişi babasını köle olarak bulup satın alsa, sonra da özgürlüğüne kavuştursa yine de onun hakkını ödeyemeyeceğini”16 söyleyen Hz. Peygamber, onların hoşnutluğunu kazanmanın nâfile ibâdetlerle uğraşmaktan daha önemli17 olduğuna dikkat çekmiştir. Bir defasında ise baba sevgisi ile îmân arasında ilgi kurmuş ve şu uyarıyı yapmıştır: “Babana olan sevgini muhâfaza et, devâm ettir, sakın bu sevgiyi kesme. Eğer babana sevgini bitirirsen Allah Teâlâ da senin (îman) nûrunu söndürür.”18 Hadîsin ana teması, ana-baba hukûkuna riâyet etmeyenlerin îmansız ölmelerinin muhtemel oluşuna dikkat çekmektir.
Birinci derecede akrabâ olan ana-babalara sevgi saygı göstermeyi, onların ihtiyaçlarını giderme ve diğer haklarını sürekli gözetmeyi emreden Hz. Muhammed (sav), diğer akrabâların da ziyâret edilmesini, akrabâlık ilişkilerinin geliştirilmesini tavsiye etmiştir. “Akrabâlık ilişkilerini kesmenin ilâhî azâbı (daha dünyâda iken) çabuklaştıracağını”19 vurgulamış ve “Akrabâlarıyla ilgiyi kesenin cennete giremeyeceğini”20 buyurmuştur. İnsanlarla daha iyi bir iletişim kurmak ve akrabâlık ilişkilerini daha üst bir noktaya taşıyabilmek için Hz. Peygamber’in şu öğüdü çok önemlidir: “Ey insanlar! Birbirinize haset etmeyiniz, akrabâlık ilişkilerinizi koparmayınız, birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allâh’ın kulları kardeşler olunuz. Bir Müslümanın (din) kardeşine üç günden fazla dargın durması helâl değildir.”21
Amcalarını, halalarını, yeğenlerini, kızlarını ve torunlarını her zaman ziyâret eden, onlarla sık sık görüşen Hz. Muhammed (sav), akrabâ ziyâretinin önemi ile ilgili şu müjdeyi vermiştir: “Kim ömrünün uzun ve rızkının bol olmasını istiyorsa, anasına babasına iyi davransın, akrabâlarıyla ilgisini devâm ettirsin.”22
Modern hayâtın dayattığı bencil tutum ve anlayıştan sıyrılıp çevreyle, özellikle de akrabâlarla yakın bir iletişim kurmak hem insânî hem de İslâmî bir yaklaşımdır. Kur’ân-ı Kerîm’in konuyla ilgili emirleri ve Hz. Muhammed’in (sav) davranışları öne alınarak hayâta aktarılabilirse, günümüz insanı kalabalıkların içinde yalnız kalmaktan da kurtulmuş olacaktır. Ayrıca şu husus da iyi bilinmeli ki akrabâların çokluğu ve onlarla kurulan sağlıklı iletişim kişinin özgüvenini artırır; şahsiyetinin daha kuvvetli olmasına da zemîn hazırlar.
Dipnotlar
1 Bak: Bakara 2/83, Ra’d 13/21.
2 Buhârî, 65, Tefsir, I, VI, 88.
3 Bak: Bakara 2/83, En’am 6/151, Lokman 31/14-15.
4 Bak: Lokman 31/14-15, Ahkaf 46/15.
5 Bak: İsrâ 17/24.
6 Bak: İsrâ 17/23.
7 Bagavî, Meâlimu’t-Tenzil, s. 523.
8 Ahmed, Müsned, V, 36.
9 Ebu Davud, Sünen, III, 295.
10 Nesaî, Sünen, zekât, Had No: 69, V, 80-81.
11 Müslim, 45, Birr ve Sıla, 3, Had No: 2251, III, 1978.
12 Ahmed, Müsned, V, 29.
13 İbn Mâce, Edep, I, Had No: 3661, I, 1208.
14 Ahmed, Müsned, V, 196.
15 Tirmizî, 3, Birr ve Sıla, Had No: 1899, IV, 310; İbn Mâce, Edeb, Had No: 3663, II, 1208.
16 Müslim, 20, Itk, 6, Had No: 1510, II, 1148.
17 Nesaî, Cihad, 25, Had No: 5, VI, 10.
18 Aclunî, Keşf’u-l Hafâ, c.l,s.60
19 Ahmed, Müsned, V, 36.
20 Buhârî, 78, Edep, 11, VII, 72.
21 Ahmed, Müsned, III, 165.
22 Ahmed, Müsned, III, 229.