Nezaket, İlla Da Nezaket
Akaid - Tefsir
Nezaket, İlla Da Nezaket
- 2021-11-01 10:50:44
- Yediulya
Davet önderlerinin ve liderlerin öğrenip uygulamaları gereken en önemli sünnetlerden birisi de nezaket, kibarlık ve merhamettir. Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in (sav) bu özelliği ile başarısı arasındaki ilgiyi şu ayette açıkça dile getirmiştir: “فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ ” “(Ey Peygamber!) Allah’ın (sana bahşettiği o engin şefkat ve) rahmeti sayesindedir ki (Uhud imtihanında başarısız olan) arkadaşlarına son derece nazik ve yumuşak davrandın. (Azarlanmayı hak ettikleri durumlarda bile, kusurlarını yüzlerine vurup onları rencide etmedin.) Eğer onlara karşı kaba ve katı yürekli olsaydın, (seni terk ederek) etrafından dağılıp gitmişlerdi. (Bu ise, hem senin için, hem de onlar için en büyük felâket olurdu.) Öyleyse, onları bağışla ve affedilmeleri için Allah’a yalvar. Yönetimle ilgili (olup da hakkında kesin bir hüküm indirilmemiş olan) her konuda onlara danış (ve karar verirken, onların görüşlerini de dikkate al. İstişareler sonucunda belli bir yönde) karar verdiğin zaman da Allah’a güven (ve bu kararını taviz vermeden uygula!) Çünkü Allah, (üzerine düşeni eksiksiz yapan, fakat sonucun elde edilmesi konusunda yalnızca O’na güvenen, O’na dayanan kimseleri, yani) tevekkül edenleri sever.”1 Ayetin konusu davranışlarda nezaket ve kibarlıktır. Her Müslümanın ve özelde de önderlik konumundaki kişilerin ahlaklanması gereken bu ayet, İslâm’ın süratli yayılmasının hikmetini de müntesiplerine öğretmektedir. Zira adam kazanmanın ve kaybetmemenin önemini bu uğurda ömürlerini harcayanlar bilir. İnsan üzerinde emeği olmayanlar ve hidayete vesile olmanın değerini kavrayamayanlar insanları kovmaktan ve buna bağlı egolarını tatmin etmekten zevk alırlar. İnsan kazanmanın ve hidayete vesile olmanın önemini onlarca hadiste ümmetine öğreten Peygamber Efendimiz, her hangi bir statü farkı gözetmeksizin hidayet taşıyıcılığı yapmıştır. Kimseyi haksız yere kırmamıştır. İnsanları kovmamıştır. Hutbe makamından bile inerek önce dini anlatıp sonra hutbesine devam etmiştir. Mescide küçük abdest yapan bedeviyi azarlamamıştır. Sokaklarda bağırıp çağırmamıştır. Zalime karşı her zaman mazlumun yanında olmuştur. Yaşlıları gözetmiştir. Çevresindeki yoksulları doyurmadan kendisi yemek yememiştir. Mescitteki çocukların ağıtlarını duyunca namazı kısa tutmuştur. Kadınlara vurmayı, azarlamayı ve onları küçük düşürecek davranışlarda bulunmayı yasaklamıştır. Akrabaları ziyaret etmeyi ve fakirlerine yardım etmeyi emretmiştir. Komşularıyla ayırım yapmadan yakından ilgilenmiştir. Hayvanların bile hukukunun korunması için insanları sık sık uyarmıştır. Hayatına kast eden kimselerden bile nefsi için intikam almamıştır. Ebu Cehil’in oğlu İkrime Müslüman olmak için huzura kabul edilmeden önce, Resulullah çevresindeki Müslümanları, onu babası konusunda incitmemeleri için uyarmıştır. Bütün bu güzel hasletler Hz. Peygamber’in İslâm’ı hayata hâkim kılmasındaki başarısının nedenlerindendir. Unutmayalım ki kabalık ve katılık davet ve tebliğin afetidir. Zira haksız yere insanları incitenler Allah’ın lütuflarına mazhar olamazlar. Müslümanlar nezaket ve kibarlık konusunda şu hadisin gereğini hakkıyla yapsalardı daha farklı bir toplum oluşabilirdi: “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Asla ona zulüm yapmaz ve kardeşini zulme terk etmez. Kim ki din kardeşinin yardımında olursa Allah Teâlâ’da onun yardımında olur. Her kim ki bir Müslümanı sıkıntıdan kurtaracak olursa, Allah Teâlâ’da onun sıkıntısını giderir. Dünyadayken bir Müslümanın sıkıntı ve ihtiyaçlarını gideren Müslümanın, Allah (cc) kıyamet günündeki sıkıntılarını yok eder. Kim ki bir Müslümanın ayıplarını gizlerse, Allah Teâlâ’da kıyamet gününde onun ayıplarını örter.”2
Dipnotlar
1 Âl-i İmran 3/159
2 Ahmed, Müsned, c. II, s. 91.