Choose Your Color

İSLÂM HER TÜRLÜ ÇELİŞKİDEN UZAKTIR

Akaid - Tefsir

İSLÂM HER TÜRLÜ ÇELİŞKİDEN UZAKTIR

İSLÂM HER TÜRLÜ ÇELİŞKİDEN UZAKTIR

  • 2021-01-03 23:02:57
  • Yediulya

Allâh’ın gönderip Peygamberi’nin tebliğ ve tebyîn ettiği bir din için Allah’tan fazla merhametli gözükme riyâkârlığına ihtiyaç yoktur. Bu münâsebetle akademik çalışma yapanlara bir defa daha hatırlatıyoruz ki dînimizi kaynaklarından anlatın. Kimseye karşı aşağılık kompleksine düşmeyin. Din adına dîni tahrîf etmeyin. Nassları çeşitli argümanlar kullanarak buharlaştırmayın ve batılıların Hristiyanlığa yaptığı gibi târihsellik adına moderniteye kapı aralamak için İslâm’ı 610-632 arasına mumyalamayın veya Allah adına bâtıl görüşlerinizi din hâline getirmeyin. Unutmayın ki Allah vardır; âhiret de vardır. Yaptıklarımızın ve gücümüz yettiği hâlde yapmadıklarımızın hesâbını vereceğiz.

Unutmayalım ki İslâm Dîni her türlü çelişkiden uzaktır. Zâten gelişinden îtibâren dînimiz; ahlâksızlığı tanıtmış, fuhşun yollarını kapatmış, insan eğitimini ikmâl etmiş, velâyeti kâfirlerden alıp emniyetleri garanti altına almış ve sonra da cezâ hukûkuyla ilgili nihâî hükümleri indirmiştir. Emniyetlerin olmadığı, hukûkun referanslarının vahye dayanmadığı ve velâyetin ideolojik tercihlere dayanan bürokratik cehâletten ve kâfirlerden alınamadığı tüm siyâsalar/toplumlar için çok büyük bir günah bildiğimiz zinâya karşı, bir Müslüman olarak uyanık durup kaçınmanın önemini bir defa daha yinelemek istiyoruz: Zinâ en büyük insanlık suçudur.

 Bâzı günahlarda toplumun hukûku daha gâliptir. Bu günahlar çoğalacak olur ve toplum, bu suçları işleyenlere karşı tepkisini kaybeder; fâillerine karşı suça denk bir cezâ verilmeyerek suçların çoğalmasına vesîle olunursa toplumda fesad çoğalır. İslâm fıkhı ağır suç işleyenlere ağır cezâlar vermek sûretiyle suçları engellemeye çalıştığı gibi bu suçları işleyenleri mânevî dille; sert ifâdelerle uyarmıştır. Böylece fesâda mahâl bırakmamıştır. Örneğin; “Mü’min, mü’min olarak zinâ etmez, mü’min olduğu halde hırsızlık etmez, mü’min olduğu halde içki de içmez…”1buyruğu bu günahların fâillerinden o anda îmânın çıktığına delâlet eder. “Zinâ suçu veya içki içme eylemi esnâsında îmânın gömlek çıkar gibi çıktığını”2 buyuran Rasûlullah (sav); gençleri zinâya karşı her zaman uyarmış ve şöyle demiştir: “Zinâya karşı cinselliğinizi koruyunuz. Sakın zinâ etmeyiniz. Kim cinselliğini haramlardan korursa cennete girecektir.”3 Bu hadîslerden yola çıkarak büyük günah işleyenin îtikâdî durumunu tartışmak istemiyoruz. Elbette tercîhimiz Ehl-i sünnet imamlarının tercihlerinin aynısıdır. Hatırlatmak istediğimiz şudur: Müslümanların, şirkten sonra en büyük günah olan zinâya düşmemeleri için duâlarımızı sürekli yapmakla berâber bu yüz kızartıcı ve insanlık ayıbı günâhı işleyenlere karşı Peygamber Efendimiz’in şu önemli mesajını da ibret almaları amacıyla duyurmak isteriz: “Sizleri zinâya karşı uyarırım ve mutlakâ kaçınmanızı tavsiye ederim. Zîrâ zinâ eden kişide dört özellik oluşur: Zinâ edenin yüzündeki güzellik kaybolur, rızkı eksiltilir, Allah Teâlâ ona gazap eder ve o cehennemde ebedî(ye yakın) kalır.”4Hz. Peygamber (sav), Allâh’a şirk koşmak başta olmak üzere büyük günahlara karşı ümmetini uyarmıştır. Zinânın olmadığı ve nesil emniyetinin sağlandığı temiz bir toplum hedeflemiştir. Bu toplumu kurmayı başarmış ve insanlığa model olmuştur. Böyle bir toplumu inşâ ederken hemen cezâlandırmak yerine zinânın yollarını kapatıp sonra da bütün uğraşılara rağmen bu büyük günah meydana gelecek olursa ağır suça ağır cezâ vermek sûretiyle suçları caydırıcılıkla önlemeye çalışmıştır. Zinâya giden yolları açıp sonra da şikâyet etmek; zânîlere verilecek cezâyı kaldırıp sonra da ahlâksızlığın arttığından demvurmak gibi bir çelişki Rasûlullah (sav)’in hayâtında kesinlikle yoktur. Hukûkun uygulanmasıyla berâber toplumsal duyarlılığa da ayrı bir önem veren Peygamber Efendimiz, Müslümanlara şu îkâzı yapmıştır: “Toplumun içerisinde bir kişi günahları alenî olarak işlerken insanlar, güçleri yettiği hâlde bu şahsın kötülüklerine mânî olup onu engellemezlerse Allah onların tamâmını cezâlandırır.”5

Dipnotlar:

1 İbni Mâce, Fiten, 3, H. no: 3936, II / 1299.

2 Hâkim, Müstedrek, I / 73; Suyutî, Câmiu’s-sağîr, II / 528.

3 Heysemî, Zevâid, IV / 253.

4 Aclunî, Keşfü’l-hafâ, H. no: 858, I / 321.

5 Abdürrezzak, Musannef, H. no: 20723, XI / 348.

 
Paylaş: